Dünle
beraber gitti cancağazım, ne kadar söz varsa düne ait, şimdi yeni şeyler söylemek
lazım…Selam olsun Peygamber Ümmeti olabilmeye çalışan ve Allah Rızası için
çabalayan insanlığa.
Ayrılıklar yeni bir
başlangıç olabilir mi?
Gitmeler yeni gelişlere
yol açabilir mi?
Hayat bir su gibi akıp
gidiyor yerine yenisi yaşanabilir mi?
Geçmişi unutup yerine
yenisi yazılabilir mi?
Eğer bir kelebeği
sevebiliyorsak, tırtıla da değer vermemiz gerektiği düşüncesindeyim. Geçmiş
elbette çok önemli fakat orada yaşamak mümkün mü? Rüzgâr esmeye başlarken
limana demir atıp bekleyerek okyanusu geçmek olanaklı mı? Su akıp giderken aynı
suda yıkanmayı istemek mantıklı mı? Zaman yerinde durmazken ondan geçmişi
tekrar yaşatmasını istemek akıl karı mı? İnsanız işte her şeyi isteyebiliyoruz
fakat bunları isterken de kaçırdığımız çok önemli bir nokta var “Değişim”
bu kavrama hiç kimse karşı değildir, yeter ki ucu kendine dokunmasın. Evet, ucu
bize dokunuyor artık, gerçekten zor bir iş fakat eğlenceli olduğunu da
düşünmüyor değilim. Önce kendimizden başlamalıyız değiştirmeye mesela her gün
yürüdüğümüz yolu değiştirelim belki o zaman sadece güneşin değil ayında doğduğu
fark ederiz, sofraya gelen balıkların nasıl geldiğini merak edelim belki de o
zaman sadece deniz de değil herhangi bir gölde de yüzebileceğimizi fark ederiz,
uzun zamandır görüşmediğimiz bir dostumuzu halini hatırını soralım, belki de o
zaman sadece iletişimin telefonla yâda bilgisayarla değil kalben, hissederek
olabileceğini fark ederiz. Bu değişime muhtaç dünyada neden var olduğumuzu
düşünelim belki de o zaman yalnız ve amaçsız olmadığımızı bizim gibi
milyonlarca insan olduğunu ve herkesin yaşamak için bir sebebi olduğu fark
ederiz. Hayatımıza ne kadar yeni bir şey girerse o kadar yaşadığımızı fark
ederiz. Artık yeniliklerin bir yeri var hayatımda diyebiliriz. Değişim yenilik
demektir aynı zamanda. Yenilikler, ancak onlar için yer açtığımızda hayatımıza
girebilirler. Öyle değil mi?
İşin özü hayatımızın
gündemi değişim olmalı, olduğumuz yerde kalmamalıyız. Peygamber Efendimiz Hz.
Muhammed (sav) “iki günü bir olan zarardadır” diyor ve bir nevi değişimin
önemini anlatıyor. Tabi burada sormak gerekir neden değişmeliyiz?
İstediğimiz gibi yaşamak için değişmeliyiz. Hissetmek için değişmeliyiz.
Anlamak için değişmeliyiz. Daha fazla sevebilmek için değişmeliyiz.
Dünyayı değiştirebilmek için değişmeliyiz. Herhangi bir yerden veya her yerden
başlayabiliriz, yeter ki orada değişim olsun.
Değişmek
zor bir süreç zor bir karar hele de buna kendimizden başlamak daha zor fakat
değişmezsek gelişemeyiz, gelişemiyorsak aslında yaşamıyoruz demektir. Değişim
bir süreç, sonuçlarında sabırlı olmak kendini buna hazırlamak gerekir. Her şey
değişebilir, hatta kendi irademizle değiştiririz. Değişmeyecek olan, hayata
şekil veren ve ona bizim damgamızı basan şeylerdir.
Değişim
tabi bir duruştur, değişim bir devrimdir, değişim eskimişliğe, yerinde
saymışlığa bir baş kaldırıdır, değişim “Bıraktığın yerde olabilirim; ama
bıraktığın gibi değilim W. Golding” diyebilmektir. Değişim “Rüzgârın
yönünü değiştirmek değil yelkenin yönünü değiştirebilmektir. Max De Pree” . Birçok
tanımla ifade edilebiliriz değişimi fakat Şems-i Tebrizi’nin tanımı biraz daha
yol gösterici gibi duruyor Şems: “Hakk’ın karşına çıkardığı değişimlere
direnmek yerine, teslim ol. Bırak hayat sana rağmen değil, seninle beraber
aksın.” Diyor ve değişim nedenli önemli olduğunu vurguluyor.
Sonuç olarak şunu
unutmamak önemli, olmamız gerek şeyi, olduğumuz gibi kalarak olamayız. Neler
Değişmedi Ki Dünyada Dünya Dönerken Kendi Ekseni Etrafında Dönebilene Ne Mutlu.
Ağzına Sağlık yaşar abi.
YanıtlaSilteşekkürler murat
Sil